31 Ağustos 2013 Cumartesi

Frankfurt "Caremelo Greco"



Gece Frankfurt

Frankfurt başta  pek sevmesemde sonradan artık burada yaşayabilirim dediğim bir yer oldu...
Frankfurt, metropol olması ancak etrafının banliyöler, köyler ve ormanlarla çevrili olması hatta daha çok ormanlarla çevrili olması sebebiyle iyice alıştığım ve hep gitmek istediğim yerler statüsüne çıkardığım güzel bir Alman şehri. 

Frankfurt'a ilgili detaylı bir yazı ne zaman yazarım bilmem ama size Caremelo Greco'dan (CG) bahsetmek için bu yazıyı yazıyorum. CG tek michelin yıldızlı onuda yeni almış bahçe katı , apartman altı bir dükkan. Sakin, ağaçlar içinde bir bahçe temiz ve düzenli. 
İçeriye girdiğim zaman şöyle bir bakınıp michelin brövesi aradım sonra da bahçemizdeki masaya geçtik. CG İtalyan, Yunan karışımı bir Akdeniz menüsüne sahip. Menü gelince başlıyoruz seçimlerle;

Başlangıçta
başlangıçlar
 mini mozerella caprese, kavun sorbe, taze kavun
İtalyan ekmekleri, zeytinyağı ve siyah tuz 

Sonra 

Polenta üstü kızarmış soğanlar ve carpacio balık dilimleri; polentasını fazla bulmakta beraber genel olarak iyi lakin menünün en zayıf siparişi 

Ahtapot carpacio; net başarılı 
ahtapot ve patates carpacio

Daha sonra
Domates reçelli risotto ve Atlantik lobster; inanılmaz desem, sadece domates reçelli risotto bile tek kelime ile muhteşem, menünün  en iyi seçimi ! 




domates reçelli risotto, başyapıt


Kereviz püreli deniz levreği; levrekte kereviz püreside en iyisinden, basit abartısın lakin lezzet çok çok önde. Menünün en iyi seçimi bu da olabilir ;) 

Safranlı risotto ve kuzu sırtı; etrafı da deniz mahsulü çevrili; ahtapot, karides, deniz tarağı vs lakin kuzu bu kadar az pişip nasıl yumuşak kalmış büyük bir sır olamalı. Genel olarak tabağı karışık bulsamda kuzu herseyi unutturacak cinsten. 

unutamam !
Beyaz kuşkonmazlı kabaklı papardelle; yok yok menünün en iyisi bu ! Kabaklı bir yemek nasıl olur en iyi olur diye de düşünebilirsiniz lakin enfes, menünün en iyisi mi bilmem ama yaşarken daha iyi makarna yemedim! Net ! Özellikle Almanya'nın meşhur beyaz kuşkonmazı da tadını uçurmuş... Ha bu arada içindeki tereyağını Rize yada Trabzon'dan getiriyor olabilir ;) 

En nihayet tatlı olarakta 





Yemek yediğim en iyi restoranlar statüsünde ilk sıralara oturdu. Tekrar tekrar gitmeyi çok isterim. Yolunuz Frankfurt'a düştüğünde illa Türk lokantaları aramak yerine bizim damak tadımıza uygun bir yer ararsanız tavsiye ederim 
Fiyat aralığı kişi başı 70/80 euro aralığında ( su dahil) 

Bu arada tatlıdan önce el yıkamak için gittiğim lavaboda michelin brövesini asılı görünce şaşırdım...seneye çıkarmasınlar listeden ;) 

Elazığ, Harput (Eski Elazığ) , Mamurat’ül Azizi, El- Aziz

Harput'tan Elazığ

Büyük doğu seyahatim  en lezzetli yerlerinden biriydi. Keban yolunda bir bağ evinde yiyerek, içerek, damda yatarak ve türkü söyleyerek geçti günlerim.

Bahçeden topladıklarımızla yaptığımız yemekler, kuyudan gelen buz gibi su, zaman zaman hazar gölünün manzarası ve daha neler neler…gelin şu söylediğimiz türkülere beraberce bir göz atalım derim J

Elazığ’da Müzik Türküler

Klasik türk müziği enstürmanları ile  icra edilen Harput türküleri pek meşhurdur. Kürsübaşı gecesi denilen  bu meclislerde mahalli türküler okunur. Meşk akşamları da denilen bu gecelerde muzikinin yanında öncelikle dargınlar barıştırılır, istişare ve yardım hususları halledilip sonrasında ikramlar başlar ve bunlarda muhabette cila olur. Fasıl şeklinde gerçekleştirilen meşkler “Harput peşrev”i ile  başlayıp, türkülerle devam eder.
  “Kar mı yağmış şu Harput’un başına”, “Mamoş”, “Burası Huş’tur” yörenin önemli türkülerden bazılarıdır. Harput’tan Yemen’e giden askerler için yazılan “Burası Huş’tur” türküsü yörenin en çok bilinen ama yöreye ait olduğu bilinmeyen türküsüdür.

Harput türkülerinde Türk müziğindeki bir çok muhtelif makamında eserleri mevcuttur.  “Türk” müziği içerisinde Harput’un önemli bir yeri vardır. Çünkü Harput müziğinin  nev-i şahsına münhasır yapısı Türk müziği için başka bir ahenktir.

“ Hüseynik’ten çıktım şeher yoluna
   canağrısı tesir etti koluma
   yaradanım merhamet et kuluma
   yazık oldu yazık şu genç ömrüme

   bilmem şu feleğin bana cevri ne ? ”


Elazığ beyaz biberi

Elazığ’ın kendi biber tohumundan ince kabuklu, etli, lezzetli dolmalık biber çeşidi… 4. ayda sediri (biber fidesi) dikilir, 2 ay sonra mahsulunu verir. Bu biberler taze olarak yendiği gibi ayni zamanda kışında kullanılmak üzere  kurutulur.

Hazar Gölü
Valla ne diyim ben burda böyle bir göl olduğunu unutmuşum hatta sanırım bilmiyordum. Manzarası, suyu, rengi gerçekten görülmeye değerdi. Kenarımdaki yazlık evler, bahçeler, serinlik  ve sakinliğide hep orda kalma hissiyatı uyandırıyordu. Sanırım Elazığ’a tekrar gidersem kalmak isteyeceğim yer Hazar gölü kıyıları olur.



Kahvaltı
sac ocağımız ve enfes biber kavurması

Biber kızartması
Elazığ biberi ilk önce delinip içine tuz konulur. Yöre tereyağında kızartılır. Daha sonra üzerine kabuğu doğranmış domates ilave edilip beraberce pişirmeye bırakılır. Piştiği tavada servis edilir.

Patila
Elle açılan yufka gözleme gibi patatesli, kıymalı, çökelekli hazırlanır. Tereyağı ve sütle hazırlanan sos pişmeden önce patilalara sürülür. Pişenler üstüste konulup dilimlenerek servis edilir.

Fasulye kavurması
Taze fasulye önce haşlanır sonra tereyağında soğanla kavrulup üzerine yumurta kırılarak servis edilir.

Kuru biber kavurması

Yazdan doğranıp kurutulan biber kışın haşlanıp süzüldükten sonra tereyağında haşlanarak servis edilir. soğanlı ve salçalı tarifide mevcuttur.

Elazığ’da yemekler
Yediğim her şey fazlsıyla lezzetliydi. Bunda iki ana neden var birincisi kaldığım evdeki Nilgün  hanımın el mahareti diğeride Elazığ’ın sebzesi meyvesi, suyu… bir de her şeyi pişirdiğimiz sac ocağınıda unutmamak gerekir.

Elazığ'da akşam soframız
Erişte çorbası
Un, su ve tuzla tutulan sert hamurdan yapılan erişte, kışlık kavurma, domates salçası ve kuru nane ile yapılan bir erişte çorbası         

Taze sebze dolması
Mevsim sebzeleri, yağlı kıyma ve bulgurla yapılan dolmanın içinde çekilmiş kuru Elazığ yeşil biberi muhakkak konuluyor. 

Sırın
Yufka ekmekler rulo haline getirilip bir parmak kalınlığında kesilip tepsiye dizilir. Üzerine az sarımsaklı yoğurt dökülüp beklenir. Daha sonra yakılmış Elazığ tereyağı eklenir.

Harput köftesi (iri köfte)
Ince bulgur, reyhan, Elazığ acı kuru yeşil biberi, soğan, yağsız kıyma ve kıyılmış maydanoz beraberce sui le  yoğrulur. Nohuttan büyük köfteler haline getirilip salçalı terayağlı az suda pişirlir. Ayni zamanda da haşlanmadan da tüketiliyor.

Üfeleme
Yufka ekmek üfelenip bekler diğer tarafta haşlanmış tavuk suyuyla ekmekler ıslanır. daha sonra tereyağı yakılır ve içine haşlanan didiklenen tavuklar ilave edilip, ekmekelerin üzerinde servis edilir.

Gömme
Elazığ ev yufkası kat kat açılır ve her kata kışlık kavurmalı iç konulur. Yaklaşık 15- 20 kat bu işlem devam eder. Üzerine teyeyağı eklenip fırında pişirip servis edilir.


Dilim dolma
Kıyma nın içine acı biber ve tuz ile yoğrulur. Ufak ufak köfteler haline getirilir. Patlıcan küp küp kızartılır ve içine hazırlanan köfteler konulup elle skılır ve tencereye konulur. Üzerine domates ve biber konularak pişirilir.

Süslü fidoş
Patlıcan kızartılır hazırlanan köfteler domates ve biberle topside fırınlanır. islim kebabının köfteli hali denebilir.


Elazığ içli  köfte
Yağlı kıyma kavrulur. Içine tereyağı, bol soğan ilave edililir. En son baharatlari salça ve ceviz içine eklenir. diğer yanda yağsız kıyma ve ince bulgur yoğrulur ve ceviz büyüklüğünde parçalar koparılıp ortasına kavrulan kıymadan konulup kapanır. Tereyağlı, salçalı az suda haşlanarak suyu ile beraber servis edilir.


Nohutlu köfte
Nohut el değirmenin de çekilir. Sonra sıcak su ile açılır. Reyhan, soğan, salça ve bulgurla yoğrulur. Sonra iri köfteler suda haşanır ve tereyağı ile servis edilir.

Söğültme
Közlenmiş patlıcan daha sonra sarımsak ve tereyağında on beş dakika daha kavrulup servis edilir.

Soğan dolması
İri soğanlar haşlanır. Kıyma ince bulgur ve bahartlar yoğrulup elle sıkılır. Sıkılan köftelere haşlanan soğanlara sarılır ve tencereye dizilir. Salçalı su ile pişmeye bırakılır. Son 10 dakika da suda bekletilen sumak süzülerek eklenir ve pişirilip servis edilir.

Tepsi balcanı
Patlıcanlar küp küp kesilip kızartılır. Kızaran patlıcanların yarısı tepsiye dizilir. Üzerine domates biber eklenir. Diğer yanda kıyma, soğan, karabiber tuz yoğrulup domateslerin üzerine serilip tekrar domates biber ve en üstede patlıcanlar dizilir. 1 çay bardağı su ile fırınlanır.

Peynir Ekmek
Taze yağlı koyun peyniri 1 gün bekletilir. Şekerle karışan peynir fırına yollanır. Fırıncı lavas ekmek hamuruna pide haline getirip servis edilir.


Dutunu
Dut kurusu dibekle dövülür ve elenir. Daha sonra acı badem suda haşanıp tatlandırır ve dutu ununu beraber kat kat tenekelere dizilir. Özellikle kışın kat kat çıkarılıp yenilirdi.

Taş ekmeği
Hazırlanan akıtma hamuru tek tek ve çok ince kızartılır. Kızaran akıtmalar üst üste konulurken arasına ceviz ve tereyağı eklenir. ve şerbetle servis edilir. eskiden taş üzerinde yapıldığı için ismi taş ekmeği olarak bilinir.

Hazar'dan Harput











PARİS'in Yemekleri


paris'in simgesi eyfel



Paris'e ilk kez gourmand yemek kitabı nobelinin finali için gitmiştim. Benim için müthiş bir gece olmuştu. Ödülün finalinin Paris'te hemde Louvre Müzesi'nde olması heyecan için yeterliydi. Ancak o geceden Dünya'nın en iyisi ünvanı ile çıkmak benim için anlatılmaz bir anı olmuş ve Paris'te bu anının göz bebeği olmuştu. 
Paris gercekten güzel hatta çok güzel bir şehir; tarihin, sanatın, aşkın, yemeğin, tatlının da şehri diyebilirim. Yada güzel anılarım olduğu için bana daha güzel görünüyor olabilir ama gerçekten güzel bir şehir. 
Paris'e 3 kez gittim iş güç durumlarından da sanırım yeterince gezemedim. Mesela Eyfele çıkmadım, Louvre gidemedim,  montparnase'ye çıkmadım vs vs lakin baya başka bir listem oldu dilerseniz beraber bakabiliriz. Hatta sadece yemek yemiş olabilirim ;) 

La Procope
la procope kapı
1686 evet evet 1686 yılından beri açık ! Dünya'nın ilk restoranı... Şubat öğlen soğuğu hava -7 buz gibi bir paris günü Sen Germen'de sokak sokak gezip en nihayetinde buluyoruz. Klasik bir salon heykeller, tablolar, büfeler, masalar, sandalyeler her şey o tarihlerden kalma gibi. Menü klasik tam bir Fransız önce tereyağı ekmek sonra büyük bir soğuk deniz mahsulleri tabağı götürüyoruz ki ne götürmece kimse ne olduğunu anlamıyor baya bir hüppppp sesi masayı kaplıyordu.  akabinde gelen klasik usul soğan çorbası içimizi ısıtıyor sonra fransız patates kızartması ve steak tartar, ördek ve kaz ciğeri masa uçtu desem ;) 

Rech
Yine Alain Ducasse'nin (AD) efsane lokantalarından biri ancak tek bir farkla burası balıkçı... Sen Germen'de sokağın kenarında küçük bir dükkan ama baya şık masa üzerindeki her detay fazlasıyla şık ama klasik değil bu sefer basit ve modern. Soğuk domates çorbası kızarmış ekmek, çiğ balık dilimleri ve çiğ krema ile servis ediliyor. Tadı tek kelime ile mükemmel, hatta tattıklarım arasında en iyisi. Deniz mahsulü tabağı minimalist ve her şey var içindeki zeytinler çok lezzetliydi ayrıca, ardından ratutay üstü balık ve havuçlu buharda balık ve en sonunda Rech'tin meşhur camambert peyniri...tatlıya gelince buz kâsesinde gelen aromalı buz ve kek çok fantastik ve lezzetli vaktiniz varsa gidin derim öğle yemeği menüsü kişi başı 30 - 35 euro civarında (su ve diğer içecekler dahil değil) 

Benoit
efsane salyangozlar
Alain ducasse'nin  (AD) Fransız bistrosu... Yine bir öğle yemeği için gittiğim benoit küçük sıkışık kalabalık ve çok şık bir dükkan. Gümüş servisler çalışanların tamamının Fransız olması (yada ben öyle sandım ) kibarlık sizi gerçekten etkiliyor . Başlangıç tereyağı ve ekmek resmi geçidi sonrasında foie gras ve kremalı mercimek çorbası ,salyangoz, havuçlu fırın et ve bugulama morina balık tatlı olarakta dondurma ve 3'lü tart tabağı valla ne diyim yazdığım kadar hızlı yedim ;) beni en çok vuran salyangoz oldu. Daha önce bir kaç kez deneyip yememeye karar vermiş ama söz konusu AD olunca sipariş etmiştim. İyi ki de etmişim, tadı hala damağımda. 
Genel olarak çok beğendiğim Benoit servis olarakta mükemmeldi. Öğle yemekleri akşama göre daha uygun fiyatlı hatta standart paris bistro fiyatları denebilir. Yolunuz düşerse muhakkak uğrayın derim. 

Piere Herme 
en sevdiğim pastası
Fransızlar ona "pasta tanrısı" diyor...tatlıcı, pastacı biri değilim ama Piere Herme'de yediğim her pasta için tadını unutamadım diyebilirim. Gayet minimize  edilmiş bir dükkan tasarımı var sanırım 24 metrekare civarı, kapısında her daim kuyruk, fotograf çekmek yasak gibi zira haz etmiyorlar. Birde Türkiye ye dönünce bazı pastanelerin vitrinlerinin çok benzer olduğunu görüncede şaşırıyorsunuz ;) valla burası için Paris'e gidin derim 
Pasta dilimleri 7-9 euro civarında 

Saduro Aoki 
ne denebilir ?
Başka bir paris efsanesi lakin Japon tasarımıyla, tadları süper ama sanki PH daha iyi gibi, beni vuran iki ürünleri oldu. Biri early gray aromalı çikolata kaplı lolipop zira sabah sıcak sütte eriterek çayınızı içmiş oluyorsunuz. Diğeri de renk kartelalı çikolatası, tek kelime ile fantastik...
Pasta dilimleri 7-9 euro civarında 

Creperie Josselin
Aslında krep pek yediğim bir şey değil ancak burası Paris'in en ünlüsü akşam saat 18.00 de açılıyor. Baya çeşidi de var. Türkiye'deki gibi yağlı olmaması itibari ile memnun edici. Özellikle keçi peynirliler ve tatlı olanlar favorim. 
Krepler 15 euro civarında 

Café Les deux Magot
steak tartar
Paris'in en güzel köşe başı denebilir. Bizim için önemli olan kısmı jön Türklerin zamanında en çok oturdukları Paris cafe'si... Her zaman tıklım tıklım, basit atıştırmalıklar lezzetli. 

Leon  de Brussels
Arkadaşlarımın seçimiydi, dünyaca ünlü bir midye restoranı bir kaç çeşidi tattık lakin şunu diyebilirim pastalı olanını çok daha iyi yaparım ;) arkadaşlarımın yedikleri de iyi lakin çarpıcı değildi. 
Fiyat iki kişi 60 Euro civarında 

İtalya  (adını unuttum )
Piere Herme'den  çıkıp sola dönüp tekrar sola dönerseniz bir İtalyan restoranları sokağına giriyorsunuz. İçlerinden biri varki kapısı bekleyen insanlarla dolu, işte orası... 50 cm *50 cm masalar, üst üste insanlar ve tıklım tıklım bir yer...yediğim her şey standart üstü lezzetliydi. Ortam sıcak insanlar keyifli ve yemek çok güzeldi ;) 
Fiyat iki kişi 60 Euro civarında 




10 Ağustos 2013 Cumartesi

Hakkari izlenimler...


Gelenin Ağladığı, Gidenin Ağladığı,
                                      Hakkari*


*Hakkari’ye tayini çıkanların uzak diye ağladığı geldikten sonra dönmek istemediği için ağladığı…

Hikaye anlatıcıları ile karşılaştım,
Serin bahçelerde oturdum.
Kömür üzerinde semaver çayı eşlik etti hikayelere,
Yanında da şeker niyetine kuru üzüm.

Kuru rüzgarlar esti,
Soğuk sular içildi,
Daldaki incir yere düştü.
Dağlar taşlar yürüdüm.
Terketilmiş kuleler, yanmış evler gördüm.
Binbir renkli çiçekli bahçeler geçtim.
Sustum.

Dereler aştım, karlı dağlar gördüm, hikayeler dinledim.
Acılar eşlik etti hikayelere bu sefer
Serin bir rüzgar esti
Incir daldan yere düştü,
Hikaye bitti.
ö.a


Misafirperverlik
Çok uzun zamanır bir misafirin gelmediğini düşünün, yok öyle akraba, kardeş, hala, amacadan bahsetmiyorum. Hiç alakan yokken oraya gelenlerden bahsediyorum. Hiç bir politika, yahut fikirle de değil sadece nasılsın diye sormak için buralar nasıl diye bilmek için misafir gitmekten bahsediyorum. Böyle bir misafirlikti benim ki bunca olaydan, yazılandan çizilenden sonra belki de geçmiş olsun demek içindi..
Ama bu başka bir misafirperverlik başka bir ev sahipliğiydi unutamam…
Çifti ailesinin gerçek Hakkari dostluğu, kardeşliği ve misafirperverliğiyle ağırladığı o günleri gerçekten unutamam…uzun zamandır böyle ağırlanmadım, hata belki de daha önce hiç böyle ağırlanmadım.

Hakkari Faunası ve Otları

Buzullar, testere dağları ve sümbül dağı arasında, ortalama rakım 2400m civarında ve etrafından dolaşan Zap suyu, havası suyu bambaşka olan Hakkari bu özellikleriyle en çokta sebze, meyve ve yeşilliklerde farkını ortaya koyuyor. Bin bir kokulu çiçekler, otlar, meyve yüklü ağaçlar da cabası…

Siyabu; genel olarak otlu peynirde kullanılan bölgenin en meşhur otu
Suvve; su kenarlarında yetişen bu ot yine otlu peynirin diğer bir otu
Bike; gelinlik otu, dağlarda kurakta yetişen bu ot yöresel yemeklerde kullanılıyor.
Kevi; keledoş ve kürt köftesinde kullanılan bu ot dağlarda kurakta yetişiyor.
Cate; sulak çimenliklerde yetişen cate, yemeklerde kullanılıyor. Nane gibi nanenin girdiği yemeklerde alternatif olarak kullanılıyor.
Hagedan; dağlarda suların geçtiği yerlerde yetişen bu ot özellikla zap suyu boyunca bolca bulunur. Ilaç yapımı ve pilavlarda kullanılıyor.
Alu; ağaçlık alanlarda sadece baharda yetişen bir bitki. Genel olarak yemeklerde bahar ayı boyunca kullanılıyor yanı sıra kayganası yapılıyor.
Cavşin; sulak alan bitkisi ve yemeklerde kullanılıyor.
 Si; yabani sarımsak
Mendi; dağlık kesimde yetişen peynir ve bulgur pilavında çokca kullanılır.
Lişe; bahar ayında kar sonrası çıkan ilk otlardan, kayganası ve bulgur pilavı yapılıyor.
Kurat; sümbül dağının zirvelerinde deste deste bulunur ve sarımsak kokusu verir. Başka bir yabani sarımsak türü.
Halendur; yaylalarda yetişen içi boş kabuğu soyularak salatası yapılıyor. Meyve olarakta yeniliyor.
Kehizer; kökünden elde edilen sudan sakız eldeedilen diken türü. Kehizerin tohumu kurutup hıhik elde ediliyor.
Hıhik; kehizerin tohumu çekirdek gibi tüketiliyor.
Türüsü; sarı çiçekli bir diken soyularak meyve gibi tüketiliyor. Peynir mayası için önemlidir.
Gevuzan; diğer adı bıtın, diğer adı da melengiç, yaş iken peynire katılıyor öyle y yeniliyor. Kışın kurutulup kabuğu ile dövülüp balla karıştırılıyor. Yanı sıra sakızı mide ilacıdır.



Kahvaltı

keşke beraber otursak :) 

Hakkari’de kahvaltı sofrasına oturunca kendi yediklerimi düşündüm. Biz hep bildiğimz kadarını iyi kabul ediyoruz, ya bilmediklerimiz…işte bu sofrada tamda böyle oldu şehir hayatında yediğimiz endüstri kahvaltısından eser yoktu, yediklerime ben bile inanamadım.

Siyabulu yumurta; yöredeki her ottan yapılın bu kavurma siyabu ile yapılınca daha da seviliyor. Siyabu kardan sonra yetişen ilk bitki o vakit kullanılmamışsa salamurası yapılıp yıl boyu kullanılabiliyor.

Kade; ceviz ezmesi ile yapılan bir katmer türü

Kavurma; kuzu eti kuyruk yağıyla ağır ağır kavrulur. Isternirse yumurtalısı yapılır.

Çukurca tahini; çukurcada yetişen yerel susam çifte kavrularak tahin haline getiriliyor.

Bike; kahvaltıda yenilen bir başka ot. Böreği ve yumurta kavurması yapılıyor.

Jajı; süzme yoğurt, dereotu, tereyağı, taze nane, si, mendi, siyabu püskülü hep beraber karıştırılıyor.

Puğhing; buğday kavrulduktan sonra öğütülüyor daha sonra tereyağı ile kavruluyor. Bal yahut pekmezle yeniliyor.

Ağafk; tereyağı, un ve yumurta beraber kavruluyor.

ğebis; teryağı, un, şeker, bal beraberce kavrulur.
Hoşaf, çörek ve peynir üçlüsü; kahvaltıda genelde erik ve elma karışımı hoşaf yanında cevizli yağlı çörek ve otlu peynir bir arada yeniliyor. Aslında bu üçü kahvaltı için yeterli bile.



Hakkari'de kahvaltının zerafeti

Otlu peynir 

Hevin - Otlu peynir mayası; Nisan ayında gahevin, gehe, türüsü ve haspist otlarının  kökü 1 gün suda iyice bekletilir soyulur ve ertesi gün 4’ü beraber 5 saat bakır kazanda kaynatılır. Diğer tarafata bir demet sarı çiçekli yabani ot, kuru  zencefil ve rahazer, kurutulmuş acı yeşil biber ve bir demet gahevin ve haspistin kaynatılmamış hali bir küpe en alta konulup üzerine kaynatılmış köklerin suyu süzülerek ilave edilir. ağzı beyaz bezle kapatılıp 3 gün bekletilir. Eğer bu bileşim koyu kırmızı yahut çay rengi almışsa mayamız tutmuş demektir. Tutmamışsa bu işlem tekrar yapılır.

Akşam üstü ineklerden ve keçilerden sağılan süt soğumadan süzgeçten geçirilir ve bir bakır kazana konulur. (bu işlemi hızlı yapmak mühimdir) Daha sonra tutan mayamız bu kazana eklenir ve iyice karıştırılır. 2 saat içinde süt yoğurda yakın bir mayalanma devresine girer bu aşamaya geldiği zaman süt içine yabani ot dahil ederek kaynamaya bırakılır. Peynirde genelde bir çeşit ot kullanılır ama bir çok ot kullanılarak farklı peynirler de yapılır. Peynir kaynamaya başlayana kadar sürekli karıştırılır tam kaynamadan altı kapatılır. Daha sonra bezlerin içinde başka kaplara aktarılır. Ağzı kapanan bezler süzmeye bırakılır ve üzerine taş konulup iki saat beklenir ve artık  otlu peynir hazırdır.

Taze halde yenebilen bu peynir 1 hafta bu şekilde kalabilir. Ancak 1 hafta içerisinde toprak bidonlara basılan peynir toprağın altına gömülüp 6 ay süre ile orada bekletilir. 6 ay sonra topraktan çıkarılan peynir tüketilmeye başlanır. Artık meşhur otlu peynir hazırdır.


Hakkari balı




1100’e yakın çiçek çeşidinin baharda açması ile arı ilk aromayı bu çiçeklerden alır.  Sonra yaz boyu tüsü çiçeğinin aroması ve arkasından yaz sonunda geven çiçeğinin aromasının bala eklenmesiyle meşhur hakkari balı hazır  olur.
Faunanın bu kadar çeşitli olması sanırım bu balın bütün sırrı. Geleneksel yöntemlerin korunuyor olmasıda onun eşsiz olmasının bir diğer yanı.


Gezi ile alakalı fotoğraf ve detaylara ;

ınstagram/omurakkor
facebook/omurakkor
facebook/m omur akkor sosyal medya adreslerimden ulaşabilirsiniz.