Son
günlerde hepimizin gündeminde oldukça
önemli bir yere sahip olan “grip” husususun da sağlık uzmanların önerdiği gribe
karşı özellikle tüketilmesi gereken yiyecekler listesine birlikte göz atarsak;
Nar, kırmızı biber, sarımsak, ceviz içi,
lahana, bal, mantar, kırmızı et, yeşil ve kuru soğan, badem, yoğurt…gibi
ürünlerin bağışıklık sistemini güçlendirdiği bunu da grip çeşitlerine karşı
bizi koruduğu ortaya konulmuştur.
Bizlerde bunların her birini birbirine katarak yapılan yeni tariflerin
hangisinin en etkili olduğu araştırarak epeyce vakit kaybetmekteyiz.
Yemeğin ve dolayısıyla Türk mutfağının
bir başka önemli özelliği de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Hastalıklara
karşı ilaç ve aşı ile mücadelenin yapılmadığı zamanlarda insanların en büyük
yardımcıları ellerindeki malzemeleri ve mutfaklarıydı. Bazen bir yemeğin içine
atılan bir malzeme lezzeti artırması için konulurken bazen de şifa olsun diye
konulurdu. Gribe karşı tüketilmesi önerilen malzemelerle ilgili Türkiye mutfağı
arşivime şöyle bir göz attığımda çözümün çok uzaklarda değil yüzyıllardır bu
topraklarda yapılan yemeklerde olduğunu keşfetmem çok kısa sürdü. Ve sizlere
listesini daha sayfalarla uzatabileceğim şifa
gibi tariflerden bir kaçını yazmak istedim.
Sirkencübin
(Mevlevi mutfağı Konya)
Dört
tatlı kaşığı bal, dört tatlı kaşığı üzüm sirkesi, dört su bardağı su ile
hazırlanan bir şerbettir. Sirke, bal ve su karıştırılıp soğuk olarak servis
edilir. 16.
yüzyılda Hacı Paşa tarafından yazılmış olan “Müntahab-ı Şifa”da geçmektedir. Mevlana Celallettin Rumi “bal ile sirke ölçüsü ayni
olmaz ise sirkencübin güzel olmaz demiştir.”
Çorti
aşı (Bitlis,Hakkari ve Muş Mutfakları)
Lahana turşusu, kemikli kuzu eti, nohut, dövme
(buğday), sarımsak ve biberle hazırlanır. Yalnız kullanılan lahana turşusu
salamura lahana turşusudur sirkeyle yapılmaz. Çorti aşını yapmak için büyük bir
tencerenin içine tüm malzeme konur ve etler iyice pişene kadar pişirilir. Nar
kullanılan tarifi de vardır narın kabukları da içine atılır. Bu yörelerde
lahana turşusunun adına çorti denir. Yemek ismini buradan almıştır.
Badem
Çorbası (Edirne sarayı Osmanlı Mutfağı)
Bu yemek Şah Cihangir ve Beyazıt’ın 1539
yılında Edirne’de düzenlenen sünnet töreni ziyafetinde yer almıştır. Haşlanmış
ve yumuşatılmış bademleri havanda dövün. Tencerede tereyağı ve unu karıştırıp
kavurun üzerine yeterince süt, ssu ve bademi ilave edip bir taşım kaynatın.
Çorba pişmeye yakın Hindistan cevizi ekleyip altını kapatın. Diğer tarafta
tereyağını eritip et suyu ve maydanozla karıştırn ve çorbanın üzerine dökerek
servis edin. Orijinal tarifte üzerine nar taneleride serpilir.
Şiveydiz
(Gaziantep ve Kilis Mutfakları)
Tencereye kuşbaşı kuzu eti konularak hafifçe
tavlanır, tuz ve su ilave edilerek haşlanmaya bırakılır. Et piştikten sonra
içine önceden haşlanmış nohut ilave edilir. 2 cm lik şeritler halinde doğranmış
taze sarmısak ve taze soğan et ve
nohuta ilave edilir. Biraz piştikten sonra bir tencereye süzme yoğurt, yumurta
ve un konularak hafif ateşte sürekli karıştırılarak dumanı çıkana kadar
pişirilir. Hazırlanan yoğurt ağır ağır diğer tencereye dökülür ve servis edilir
Cevizli
bat (Tokat mutfağı)
Yeşil mercimek haşlanır ve soğutulur. İki avuç
ceviz içi, haşlanmış mercimek, domates, yeşil soğan, kuru soğan, reyhan,
dereotu, nane, zeytinyağı, domates ve biber salçası, tuz ve karabiberle
karıştırılıp asma yapraklarına sarılarak pişirilmeden servis edilir.
Nardan
aşı (Diyarbakır mutfağı)
İnce bulgurdan un, tuz, kuru nane ve pul
biberle yoğrularak misket büyüklüğünde köfteler yapılır. bolca kuru soğan ve
yeşil soğan tencerede kavrulur. Bu yemeğin en önemli özelliği soğanının bol
olmasıdır. Soğanlar kavrulunca salçası ve parça kuzu eti eklenir. Etlerde
birkaç kez çevrildikten sonra tencereye su eklenip kaynamaya bırakılır.
Kaynayan tencerenin üzerine süzgeç konulur ve süzgecin içine de nar taneleri
doldurulur. Yemek kaynadıkça nar suyunu bırakır. Pişmeye yakın narların üzerine
biraz su dökülür ve narlar üstünden alınır. İçine bulgur köfteleri atılıp bir
taşım daha pişirilip servis edilir.
Melki
(Bursa Mutfağı)
Şu mevsimde pazarlarda bolca bulunan melki
mantarı 20 dakika haşlanır. Diğer tarafta tavada bol soğan tereyağında
çevrilir.tuz ve karabiber ilave edilip haşlanan mantarlar da eklenir. Beş
dakika daha pişen yemek servis edilir.
Muhammara
(Antakya mutfağı)
Taze kırmızı biberler et makinesinde yada
rondo da çekilir. İçine dövülmüş kuru ekmek, sarımsak, zeytinyağı, nar ekşisi,
kimyon ve ceviz içi katılarak servis edilir.
Şehriyeli
tavuk suyu çorba ( Türkiye mutfağı* )
Kemikli tavuk gögsü bir saat haşlanır.
Haşlanan tavuk didiklenip şehriyeyle birlikte tekrar haşlama suyunun içine
atılır. Birlikte on beş dakika daha pişirilir. Diğer tarafta bir adet yumurta
sarısı ve iki adet limon suyu çırpılarak azar azar altı kapatılan çorbaya
eklenerek servis edilir.
*
“Tavuk suyu çorba” tüm dünya mutfağında tarifi olan bu çorba aslında
Fransızlara ait bir ilaç reçetesidir. Bizim şimdilerde restoran denince
aklımıza gelen “yemek yenilen yer” anlamından çok önceleri restoranın
anlamı, bu çorbanın ta kendisidir. Yani
restoran ismi Fransızca “restaurer” (iyileştirmek, yeniden yapılandırmak
anlamını taşıyan) fiilinden gelmektedir.
Tavuk suyu çorba, gribe karşı ilaç niyetine içilen en önemli yemeklerden
biridir.
Bu tarifleri okuyunca iyilesir insan :-) Tesekkurler.
YanıtlaSilGrip olunca şehriyeli tavuksuyu çorbası en çok yaptığım çorbadır...teşekkürler...
YanıtlaSil