14 Aralık 2012 Cuma

GRİBE KARŞI YEMEKLERİMİZ


Son günlerde hepimizin gündeminde  oldukça önemli bir yere sahip olan “grip” husususun da sağlık uzmanların önerdiği gribe karşı özellikle tüketilmesi gereken yiyecekler listesine birlikte göz atarsak;
Nar, kırmızı biber, sarımsak, ceviz içi, lahana, bal, mantar, kırmızı et, yeşil ve kuru soğan, badem, yoğurt…gibi ürünlerin bağışıklık sistemini güçlendirdiği bunu da grip çeşitlerine karşı bizi koruduğu  ortaya konulmuştur. Bizlerde bunların her birini birbirine katarak yapılan yeni tariflerin hangisinin en etkili olduğu araştırarak epeyce vakit kaybetmekteyiz.
   Yemeğin ve dolayısıyla Türk mutfağının  bir başka önemli özelliği de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Hastalıklara karşı ilaç ve aşı ile mücadelenin yapılmadığı zamanlarda insanların en büyük yardımcıları ellerindeki malzemeleri ve mutfaklarıydı. Bazen bir yemeğin içine atılan bir malzeme lezzeti artırması için konulurken bazen de şifa olsun diye konulurdu. Gribe karşı tüketilmesi önerilen malzemelerle ilgili Türkiye mutfağı arşivime şöyle bir göz attığımda çözümün çok uzaklarda değil yüzyıllardır bu topraklarda yapılan yemeklerde olduğunu keşfetmem çok kısa sürdü. Ve sizlere listesini daha sayfalarla uzatabileceğim şifa   gibi tariflerden bir kaçını yazmak istedim.  
  
Sirkencübin (Mevlevi mutfağı Konya)

Dört  tatlı kaşığı bal, dört tatlı kaşığı üzüm sirkesi, dört su bardağı su ile hazırlanan bir şerbettir. Sirke, bal ve su karıştırılıp soğuk olarak servis edilir. 16. yüzyılda Hacı Paşa tarafından yazılmış olan “Müntahab Şifa”da geçmektedir. Mevlana Celallettin Rumi “bal ile sirke ölçüsü ayni olmaz ise sirkencübin güzel olmaz demiştir.”


Çorti aşı (Bitlis,Hakkari ve Muş Mutfakları)
Lahana turşusu, kemikli kuzu eti, nohut, dövme (buğday), sarımsak ve biberle hazırlanır. Yalnız kullanılan lahana turşusu salamura lahana turşusudur sirkeyle yapılmaz. Çorti aşını yapmak için büyük bir tencerenin içine tüm malzeme konur ve etler iyice pişene kadar pişirilir. Nar kullanılan tarifi de vardır narın kabukları da içine atılır. Bu yörelerde lahana turşusunun adına çorti denir. Yemek ismini buradan almıştır.

Badem Çorbası (Edirne sarayı Osmanlı Mutfağı)

Bu yemek Şah Cihangir ve Beyazıt’ın 1539 yılında Edirne’de düzenlenen sünnet töreni ziyafetinde yer almıştır. Haşlanmış ve yumuşatılmış bademleri havanda dövün. Tencerede tereyağı ve unu karıştırıp kavurun üzerine yeterince süt, ssu ve bademi ilave edip bir taşım kaynatın. Çorba pişmeye yakın Hindistan cevizi ekleyip altını kapatın. Diğer tarafta tereyağını eritip et suyu ve maydanozla karıştırn ve çorbanın üzerine dökerek servis edin. Orijinal tarifte üzerine nar taneleride serpilir.

Şiveydiz (Gaziantep ve Kilis Mutfakları)

Tencereye kuşbaşı kuzu eti konularak hafifçe tavlanır, tuz ve su ilave edilerek haşlanmaya bırakılır. Et piştikten sonra içine önceden haşlanmış nohut ilave edilir. 2 cm lik şeritler halinde  doğranmış  taze sarmısak ve taze soğan  et ve nohuta ilave edilir. Biraz piştikten sonra bir tencereye süzme yoğurt, yumurta ve un konularak hafif ateşte sürekli karıştırılarak dumanı çıkana kadar pişirilir. Hazırlanan yoğurt ağır ağır diğer tencereye dökülür ve servis edilir

Cevizli bat (Tokat mutfağı)

Yeşil mercimek haşlanır ve soğutulur. İki avuç ceviz içi, haşlanmış mercimek, domates, yeşil soğan, kuru soğan, reyhan, dereotu, nane, zeytinyağı, domates ve biber salçası, tuz ve karabiberle karıştırılıp asma yapraklarına sarılarak pişirilmeden servis edilir.


Nardan aşı (Diyarbakır mutfağı)

İnce bulgurdan un, tuz, kuru nane ve pul biberle yoğrularak misket büyüklüğünde köfteler yapılır. bolca kuru soğan ve yeşil soğan tencerede kavrulur. Bu yemeğin en önemli özelliği soğanının bol olmasıdır. Soğanlar kavrulunca salçası ve parça kuzu eti eklenir. Etlerde birkaç kez çevrildikten sonra tencereye su eklenip kaynamaya bırakılır. Kaynayan tencerenin üzerine süzgeç konulur ve süzgecin içine de nar taneleri doldurulur. Yemek kaynadıkça nar suyunu bırakır. Pişmeye yakın narların üzerine biraz su dökülür ve narlar üstünden alınır. İçine bulgur köfteleri atılıp bir taşım daha pişirilip servis edilir.  



Melki (Bursa Mutfağı)

Şu mevsimde pazarlarda bolca bulunan melki mantarı 20 dakika haşlanır. Diğer tarafta tavada bol soğan tereyağında çevrilir.tuz ve karabiber ilave edilip haşlanan mantarlar da eklenir. Beş dakika daha pişen yemek servis edilir.  


Muhammara (Antakya mutfağı)

Taze kırmızı biberler et makinesinde yada rondo da çekilir. İçine dövülmüş kuru ekmek, sarımsak, zeytinyağı, nar ekşisi, kimyon ve ceviz içi katılarak servis edilir.


Şehriyeli tavuk suyu çorba ( Türkiye mutfağı* )

Kemikli tavuk gögsü bir saat haşlanır. Haşlanan tavuk didiklenip şehriyeyle birlikte tekrar haşlama suyunun içine atılır. Birlikte on beş dakika daha pişirilir. Diğer tarafta bir adet yumurta sarısı ve iki adet limon suyu çırpılarak azar azar altı kapatılan çorbaya eklenerek servis edilir. 

 * “Tavuk suyu çorba” tüm dünya mutfağında tarifi olan bu çorba aslında Fransızlara ait bir ilaç reçetesidir. Bizim şimdilerde restoran denince aklımıza gelen “yemek yenilen yer” anlamından çok önceleri restoranın anlamı,  bu çorbanın ta kendisidir. Yani restoran ismi Fransızca “restaurer” (iyileştirmek, yeniden yapılandırmak anlamını taşıyan) fiilinden gelmektedir.
Tavuk suyu çorba, gribe karşı ilaç niyetine içilen en önemli yemeklerden biridir.    

2 yorum:

  1. Bu tarifleri okuyunca iyilesir insan :-) Tesekkurler.

    YanıtlaSil
  2. Grip olunca şehriyeli tavuksuyu çorbası en çok yaptığım çorbadır...teşekkürler...

    YanıtlaSil