yeniden eskiye seyahat yazılarım Yalvaç'la başlıyor...
Gerçekten de öyle, bir günde yalvaç’ta 5000 yıllık bir gezi yapabiliyorsunuz. Yıllardır görmek istediğim yerler listemde duruyordu. Ancak fazla durduğu kanaatindeyim çünkü şimdiye kadar birkaç kez gitmeliymişim diye de hayıflanıp durdum gezi boyunca da..
Uzun zamandır gördüğüm en yeşil şehirdi, her apartman, her ev ağaçlı ve bahçeliydi. Apartman diyince hepsi 3 katlı oda ayrı vesselam. Birkaç kez gelinmeli derken mevsimleri düşündüm, ben sonbaharda geldim her yer çok güzeldi, ya ilk bahar diye de geçirmedim değil aklımdan yada kar yağdığında nasıl olur diye ?
muhakkak birkaç gelinmeli diyerek de altını bir kez daha çiziyorum.
Geçmişine sahip çıkması, koruması, kollaması, nereden geldiğini bilmesi şehir bambaşka yapıyor. Şehir her tarafında bu itinanın etkilerini görüp yalvaçlıları tebrik etmemekte mümkün değil ama bu kadar çabanın arkasında duran belediye başkanı sayın Tekin Bayram’ın tüm bu işlerin yapıcısı olarak ta belirtmemde fayda var. Yaptıkları, yeni projeleri ve yapacaklarıyla tarihi kentler birliğinin merak ve taktirle izlenilen kurucu başkanlarından biri, çabalarıyla yalvaç bambaşka bir yer olmuş, dilerseniz ufak bir gezi yapalım kentte..
Pisidia antik kenti ve başkent Antiokheia
Yalvaçın 1 km kuzeyinde bulunan kent 47 hektarlık bir alana yayılmış olan kent M.Ö 300 yılları civarında yapılmıştır. Izgara planlı olan kentte, Agustus tapınağı, roma hamamı, tiyatro, st. Paul kilisesi, merkezi kilise, kuzey kilise, tiberlus meydanı, nympheum antik kentte şimdilik bilinen yapılar.
2000 sene önce yapılan 5000 kişilik tiyatroyu görünce aslında sanatın çocuğu olmalıydım diye de düşünmedim değil….
Yalvaç müzesi
Türkiye’de gördüğüm müzeler içinde en etkileyici olanlardan biri diyebilirim. Müze, Tokmacık yöresinde ortaya çıkan 8 milyon yıllık fosillerden, pisidia’dan bulunan heykellere, men kutsal alanından kalıntılardan, yakın geçmiş yüzyıllardan eserlerle yalvaç tarihinin resmi geçiti gibi. Muhakkak görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle 4 cm’lik bir roma kupası var ki bence gerçekten Türkiye’de görülmesi gereken eserlerin başında geliyor.
Tarihi Çınar
800 yıllık bir tarihi çınar etrafında arastalar, karşısında 14.yy’dan devlethan camisi birde kulpsuz fincanda sade türk kahvesi. Yalvac’ı özetliyor gibi… 800 yıllık her şeyin şahidi bir çınar, şehri tüm ypraklarıyla nüfus ediyorsunuz.
Mahalle fırını
Yalvaç’ta eski bir gelenek hala devam ettiriliyor. Her mahallede ayrı ayrı mahalle fırınlarını var bu mahalle fırınlarında sandığınızın aksine ekmek yapıp satılmıyor. Her fırının bir ustası var. Evin hanımı hamurunu hazırlıyor yada fırında hazırlıyor. Fırında yakacağını da yanında getiriyor ve ustaya teslim ediyor. Usta yaptığı ve pişirdiği her 15 ekmekten birini emeği karşılığı alıyor. Evinizde ekmek yapmazsanız bu ekmeği fırından satın alıyorsunuz ancak bu pek hoş karşılanmıyor. Bu ekmeği aldığınızda ya evinde zahiresi yok yada hanımı maheretli değil deniyor. Ayni şekilde dışarıda yemek yemekte son zamanlara kadar ayni sebeplerden ötürü hoş karşılanmıyormuş.
Mahalle fırınında kullanılan malzemeler
Tekne, hamur yoğrulan ahşap kap
Esiran , hazırlanan hamuru tekneden kazımak için kullanılan çelik kürek
Hamurbezi, pamuklu olup hamur dinlenirken üstüne serilen bez.
Fırın küreği, ekmeği fırına sürüp çıkartmaya yarayan sert ağaçtan yapılan haşap kürek
Sönge, fırının iç temizliğinde kullanılan paspas
Gazel, yakacak olarak toplanıp saklanan ağaç yaprakları
Uğra, un taşımak için kullanılan ahşap kase
Kanca, tahta sırık ucunda demir, ateş karıştırmak için kullanır.
Doğal maya, daha önce yapılan ekmek hamuru.
Mahalli un, yerli halkın kendi tarlasından elde edilen ve su değirmeninde öğütülerek yapılan un.
Yalvaç mutfağı
Yalvaç’ın sebzeleri, meyveleri ve bereketli toprağı mutfakta etkisini fazlasıyla göstermiş. Yalvaç çeşit çeşit ekmekleri, kuru sebzeleri, süt ürünleri, basılmış peynirleri, saklama yöntemleri ve kışlık hazırlıklarıyla da tam bir mutfak şehri. Her mevsimin ayrı bir hazırlığı var. Her zaman üreten, yaratan, maharetli bambaşka bir mutfakta cabası, gelelim mutfağa…
Yalvaç ekmeği
Un, su, tuz maya ile hamur tutulur. 1 saat dinlendirildikten sonra ramazan pidesi şeklide açılan hamur taş fırında kızarana kadar pişirilir.
Hamursuz
Un, su tuz ile hamur tutulur. diğer yanda tahin ve erimiş tereyağı karıştırılır. 2 saat dinlenen hamura tereyağı ve tahin ilave edilip açılır. Fırında kızarana kadar pişirilir.
Yoğurt katığı
Yoğurt tuzlanır ve bir kaç gün temiz tülbentte süzülür. Süzülen yoğurt bezlere serilir ve iyice kurutulur. Kuruyan yoğurt bezlere sarılarak serin yerde saklanır.
Kuru et (bastırma- pastırma)
Özellikle kuzu yahut keçi eti 5- 6 saat suya ıslanıp kanı çıkarılır. Daha sonra kanı çıkarılan et tuza yatırılır. 3-4 gün bekletildikten sonra ağaçlara asılır ve 10 -15 gün kuruması beklenir.bu esnada üzerine tülbent serilerek temiz kuruması sağlanır. Kuruyan et bezlere sarılarak serin yerde muhafaza edilir.
Yalvaç Keşkeği
Kuru et, buğday ve nohut ayrı ayrı sabahtan ıslanır. Daha sonra toprak küpe kuru et, nohut ve buğday konulur. Akşam fırın kapanırken fırına verilir ve sabah kahvaltısında fırından çıkarılır. Keşkek fırındayken fırında ateş olmamalı köz haline gelmiş olmalıdır. Fırından çıkarılan keşkeğin üstü kurumuştur ancak bu kısmı en sevilen yeridir.
Boranı
Kabak küp küp doğranıp yayvan bir tencereye konarak üzerine biraz su ilave edilip ateşe konulur. Kaynamaya başlayınca üzerine birkaç kaşık bulgur ilave edilip bulgur pişene kadar kısık ateşte tutulur. bulgur pişince altı kapatılır. Bir kase süzme yoğurt çırpılıp altı kapanan yemeğe yedirilir. Üzerine yakılmış kaymak dökülerek servis edilir.
Patlıcan dolması
Kuru patlıcan ıslanır. Kuru et kuşbaşı doğranır, salça ve yağla kavrulmaya başlanır. Üzerine ıslanan patlıcan ve su konulur. Bulgurda ilave edilip lapa kıvamında servis edilir.
Yöredeki tüm kuru sebzelerle etsiz yada kıymalı olarakta yapılır.
Yalvaç Kaymağı
Manda sütü sağılır. Sağılan süt tülbentten süzülür. Bakır leğene konan süt ateşe oturtulur ve kısık ateşte kaynamaya (50 – 55 derece)bırakılır üzerine kaymak birikmeye başlayınca altı kapatılır. Soğutulduktan sonra dolaba konarak 1 gün bekletilir. Dolaptan çıkarılan süte tekrar çiğ süt konulup bir kez daha kaynamaya bırakılır. Üzerinde kaymak birikmeye başlayınca altı yine kapanır ve soğumaya bırakılır. Bakır leğen soğuyunca dolaba konur ve 1 gün sonra jiletle kesilerek kaplara alınır.
Kesmik
Çiğ süt yoğurt suyu ile kestirilir. Süzülüp kesmik alınır.
Kesmikli baklava
Klasik baklava hamuru tutulup yufkalar hazırlanır. Hazırlanan baklava yufkaları tepsiye serilir, arasına kespik koyulur ve fırında pişirilir. Şerbeti dökülüp servis edilir.
Kespikli güllaç
Güllaç yufkası ıslanır ve arasına kespik koyulur. Küçük rulolar haline getirilip tepsiye dizilir. Üzerine ılık şekerli süt dökülerek servis edilir.
Haşhaşlı pelte
Haşhaş su ile tencereye konur ve ezilerek kaynatılır. un ve pekmez ilave edilip muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir. Soğutulup ceviz içi ile servis edilir.
Teşekkürler
Belediye başkanı sayın Tekin Bayram ve belediye Kültür işleri müdürü arkeolog Ercan Kafafçı’ya geziye eşlik etmeleri ve anlatımları için çok teşekkür ederim.
Adresler
Gündoğan İkbal Pastanesi
Belediye sarayı zemin katı no:11 Yalvaç tel: 246 441 82 55
Bal – Kaymak kaymakçı
Eski belediye cad. no:40 Yalvaç
Uyaroğlu Fırını
Belediye sarayı altı no:2 Yalvaç
Ömür bey bilgiler için bende size teşekkür ederim..
YanıtlaSilrica ederim...
Silaaa çok sevindim blog açtığınıza, buradan da sizi okumaya ve takip etmeye davam edeceğim ;)
YanıtlaSilteşekkür ederim..
SilDokusunu koruyan şehirleri gezmek çok başka oluyor.
YanıtlaSilMahalle fırınlarını annemlerden dinlerdim hep. Evde börekler baklavalar açılır, fırınlara yollanırmış pişirilmesi için.
Ekmek yaptırmak da güzelmiş..
aynen öyle..
YanıtlaSilEkibimiz Casper servisleri olarak paylaşımlarınızı çok beğendik. Bloğunuzda başarılar dileriz
YanıtlaSilteşekkürler...gerçi geç oldu ama :)
YanıtlaSil